24 Haziran 2011 Cuma

AFORiZMALAR

Yürüyenlerle birlikte yürümeyi yeğlerim,durup yürüyenlerin geçişini seyretmeyi değil.

Esin daima şarkı söyler;asla açıklamaya çalışmaz.

Eğer ağzın yemekle doluysa nasıl şarkı söyleyebilirsin ?

Ve eğer elin altınla yüklüyse,şükretmek için nasıl kaldırabilirsin ?

Güneşe arkanı dönersen,ancak kendi gölgeni görürsün.

Ben onlara güneşi gösterim,Aptallar parmağıma baktılar.

Yüreğin bir volkansa eğer,avuçlarında çiçekler açmasını nasıl umabilirsin?

Bana "seni anlamıyorum" demen,haketmediğim bir övgü, haketmediğin bir yergidir.

Yanlışlarımızı doğrularımızdan daha büyük bir coşkuyla savunmamız ne gariptir!

Suskunluğu gevezeden,hoşgörüyü hoşgörüsüzden ve kibarlığı kaba olandan öğrendim.

Ne garip ki, tüm bu öğretmenlerime karşı oldukça nankörüm.

Her insan iki insandır;biri karanlıkta uyanık,diğeri ise aydınlıkta uykudadır.

Düzenbazlık bazen başarılı olur,ama her zaman kendini öldürür.

Diğer yanımla hiç bir zaman tam bir uyum içinde olamadım.

Görünen o ki maddenin özü aramızda uzanmakta.

Bir gerçek her zaman bilinmek,ama ara sıra söylenmek içindir.

Eğer sırrını rüzgara açarsan,sırrını ağaçlara söyledi diye rüzgarı suçlayamazsın.

En acınacak kişi, düşlerini altın ve gümüşe dönüştürmüş olandır.

Halil Cibran

21 Haziran 2011 Salı

FERMAN

Elin elimle

tenin tenimle

herseyinle benimsin

bu böyle biline !


istanbul 2000

KAPAT GÖZLERiNi DEDi

Altı senede bir ugrayan kuyruklu yıldız gibisin, bir görünüp bir kaybolan...

Bir kuyruklu yıldız gibisin altı senede bir ugrayan, bir görünüp bir kaybolan...

Bir görünüp bir kaybolan, altı senede bir ugrayan kuyruklu yıldız gibisin ...

kapat gözlerini dedim,

kapattı...


istanbul 2006

GüL

Actıgı zaman Gül'ü sevdim

güldügü zaman O'nu sevdim

istanbul 2003

iSTANBUL

bir kez olsun iStAnBuL'da,

seninle olmak vardı

bir kez olsun bogazda,

elini tutmak vardı

...
benim sevgililer günüm

sesini ilk duydugum gündür

yüzünü ilk gördügüm gündür

...
fakat bundan sonra

benim sevgilim iStAnBuL'dur

HALiL CiBRAN

UNUTULMUŞ BiR KALP HiKAYESi

Günes saklanıp yüzünü göstermezken,ortalık sessizlesince cekildi odasına ve düsünmeye basladı,sigarasından derin bir nefes daha cekerek...

Gece yarısıyla birlikte gelen her yeni gün, yine geceyarısı kendisini yeni bir güne devrediyordu...Ve cabuk tüketiliyordu gün,günlük hengameler icinde...

İzmir yolunda düsledigini düsündü ve sonra geride bıraktıgı kadınını derin bir duman cekerek icine... Hayatının baharında karsısına cıkan bu kadını unutamıyordu... Kadın onu terketmisti ama kalbi bunu kabul edememisti bir türlü... Ve ne yaptıysa genc kadının kalbini, kendi kalbine eskiden oldugu gibi yaklastırmayı basaramamıstı...

Cıkarsın bir dag basına yol olsan kimse gecmez
bir agac bulursun canım su olsan kimse icmez

baska ne gelir elden de
baska ne gelir elden

Genc adamın yapacak hicbirseyi kalmamıstı... Son kez sevdiginin yanına gitmis ve agzının payını almıstı...

Son sigaranın ardından bu düsünceler icinde kacıncı uykuya dalısıydı bilinmez... O gece gökkusagı üzerindeydi ve yürüyordu belli belirsiz puslu bir yüze dogru...



istanbul 2000

YORGUNUM

yorgunum seni beklemekten
cünkü her konustugumda ve her yeni yüzde seni görüyorum
ve bir gün cıkıp gelecegini düslüyorum...

yorgunum asktan cünkü yeni gelen aska alısamıyorum
ve baslayamıyorum artık yeni bir aska...

yorgunum yoklugunun verdigi acıdan
artık seni göremeyecek olmanın verdigi umutsuzluktan
ve alısamama korkusundan...

yorgunum seninle olan gecmisimden seninle olmayan simdiden
ve seninle asla olmayacak gelecegimden...

Eylül 2005 İstanbul

20 Haziran 2011 Pazartesi

THAi KADINI ( Kısa Öykü )

Eve girdigimde Porn ve kiz kardesini birlikte temizlik isini bitirmis, havlulari degistirirken buluyorum. Etrafa bir göz attiktan sonra Porn'a dönüp takiliyorum :

- bir daha evlenirsem Thai kadini alacagim ama ev islerini senin kadar iyi yapmasi lazim.
- O.K. Thai kadinlari cok iyidir, erkek ona bakarsa, erkegi icin herseyi yapar, diyor.

Gülerek yatagi isaret ediyorum:

- Baska yetenekleri de olmali tabi kii.

Elindeki kirli havlulari kardesine uzatarak bana dönüyor, gülümseyerek konusuyor:

- Thai kadini asik olunca iki gözünü acmali, evlendikten sonra da bir gözünü kapamalidir.

Cünkü erkekler kelebektir...

VECiHi HÜRKUŞ

Daha önce duymamıştım ona ait hic bir bilgiyi. Yapı Kredi yayınlarından bir kitap dahi yayınlanmış 2000 yılında ona da denk gelmemişim. Bu konuda cahil kalmışız demek. Biraz wikipedia yı okudum biraz eksi sözlüge baktım neler bulabilirim diye. Ekşi de birisi cok güzel özetlemiş Hürkuş un hayatını ;

1925 senesinde yaptığı vecihi k vi için vesika istediğinde, sertifika için bir teknik heyet kurulur, fakat uçağı uçurup deneyecek kimse olmadığı için sertifikayı alamaz ve izinsiz uçar. tabi bunun üzerine cezayı yiyince hava kuvvetlerinden istifa eder. uçağına da el konur.

1930 yılında kadıköy'de bir keresteci kiralar ve ikinci uçağı vecihi k xiv'ü yapar. bununla ankara'da ismet paşa'nın huzurunda bir gösteri yapar. buna rağmen uçağı onaylatacak kimse olmadığından buna da müsaade çıkmaz. uçağını uçurabilmek için ta çekoslovakyalardan belge almak zorunda kalır. uçağı bir süre postacılıkta kullanıldıktan sonra uçuştan men edilir.

1933'de 2 tane vecihi k xv ve vecihi k xvi isimli uçakları yapar ve vecihi sivil tayyare okulu öğrencileriyle çalışmalar yapar. bu okul da parasızlıktan ve verilen diplomaların denkliği olmadığından kapanır.

1937'de almanya'da uçak mühendisliği diploması alır. okul 2 senelik olduğu için türkiye'de diploması kabul görmez.

1947'de kanatlılar birliği diye bir dergi çıkarır. onun sonu da diğerleri gibi engellemeyle bitecektir. 1954'te hürkuş havayolları'nı kurar. türk hava yolları'nın kullanmadığı 8 tane uçağı borç harç edinir. thy'nın sefer koymadığı yerlere seferler düzenler. bazen gazete taşır. sabotajlar yapılır, yine önü kesilmek istenir. nihayetinde elinde bir uçak kalır. onu da mta için maden aramalarında kullanır.

hayatının sonlarında bu uçakların borçları ve faizleri altında iyice ezilir ve 1. dünya savaşı'nda gösterdiği kahramanlıklar dolayısıyla bağlanan maaşına da haciz konur. 1969'da da gata'da sefalet içinde ölür..

vecihi hürkuş, bütün isteği, azimine ve memlekete yaptığı hizmetlere rağmen hayatı boyunca engellenmeye çalışılmış, türkiye büyük bir zeka ve kabiliyetten yoksun bırakılmıştır. kısacası vecihi hürkuş, memleketimizin belki de en az bilinen ama en büyük ayıplarından birisi olarak tarihteki kayıtlarda yerini almıştır.


" istikbal göklerdedir " denilen bir dönemde bu kahramanımızın engellenmesi elbette üzerinde düsünülmesi gereken bir konu bence de. İlk dinledigimde de ve sonradan okudugumda da bu benim de aklımı mesgul etti. Ve inanın çok fazla istiyorumdur bunun sebebini ögrenmek. Fakat yeterli bir acıklama bulamadım.

Gülen Gözler'deki Vecihi adını bu idealistten almıs diye biliyorum. Elbette Vecihi deyince akla ilk olarak filmdeki karakter geliyor ve insan ister istemez gülümsüyor.

Ama bundan sonra akla bu trajedi de gelsin istiyorum. İnsanlar bu Vecihi'yi de bilsin hatırlasın ve unutmasın...

MiCHAEL JACKSON

Benim gibi beş yaşından itibaren yüz milyonlarca insanın önünde büyürseniz, otomatik olarak herkesten farklı olursunuz. Çocukluğumu hiç yaşamadım. Benimki, normal bir çocukluk olmadı. Çocukluğumun tadını alamadım. Çocukluğuma çok çalışma, mücadele ve acılar hakim oldu. Daha sonraki yıllarda hem maddi hem de mesleki başarıya ulaştım. Fakat çok ağır bir bedel ödedim ve yaşamımın o dönemini yeniden yaratamam.

Michael Jackson


Ne diyebilirim ki, cocuklugum yavas yavas ölüyor sanırım. Kral öldü ve geriye Kralice kaldı. Cok ünlü sahsiyetler öldügü zaman, cenazelerini merak ederim. Nasıl olacak ? kalabalık olacak mı ? ve arkasından insanlar neler söyleyecek ? diye beklerim cogu kez.

Bugün show haberde ısrarla beyaz bir tene sahip olmak icin sürekli operasyon yaptırdı dediler onun icin. Aklandıgı cocuk tacizinden de bahsetmeyi unutmadılar elbette. Fakat bir kez bile 81 de yakalandıgı hastalık yüzünden bütün vücudunun beyazlasmaya basladıgından bahsetmediler bile.

Cok karaktersiz bir medyamız var bizim cok !

PS : Ölümünün ardından yazdıgım bir yazıydı eskiden kalan...

18 Haziran 2011 Cumartesi

AŞKIN FORMÜLÜ

evet az sonra size askın formulunu yazacagım ama daha önce bilim adamlarının 20 yıllık uluslararası calısmalarına dayanarak buldukları askın bes ana unsurunu size belirteyim...

1- cinsel cekicilik
2- duygusal uyarılma
3- ictenlige duyulan arzu
4- karsıdaki kisinin sizi istemesi ve sizinle hemfikir olmasına duyulan siddetli ihtiyac
5- onu kaybetme korkusunu sürekli duymak

az sonraki askın formulunu okuyacaksınız bu formulu bir arkadasınıza sevgilinize uygulayarak ortaya cıkan sonucu degerlendirebilirsiniz..
ancak buna bakıpta eger asık mısınız degil misiniz seklinde bir karar vermeye hesaplamaya ihtiyac duyuyorsanız zaten asık degilsinizdir bunun farkında olmanız lazım.

A : ortalama bir arkadasa duyulan cinsel duygular
B : ortalama bir arkadasın yanında hissedilen duygusal uyarılma
C : ortalama bir arkadasla kurulması istenen samimi temas
D : karsıdaki kisinin sizi istemenisini ne kadar istediginiz
E : bu kisiyi kaybetmeye duyulan korku

ASK = (1,7xA) + (1,5xB) + (1,5xC) + (1,5xD) + (1,3xE)

evet simdi gördünüz iste formul bu !

ilk olarak arkadaslıgınızın gücüne dair bir deger belirleyin. bu sevgilinizin aldıgı puanla karsılastırmak icin bir standart saglayacaktır.

1- bir arkadasa karsı olan duygularınızın gücünü 1-10 ölceginde hesaplayın.Yoklugunuzda özlemediginiz bir arkadasın puanı 5 olacaktır sonuc "A" dır.

2- arkadasınızı bulmanın sizi zihnen ne kadar uyaracagını tahmin edin "B" Bes, özlem duymadıgınız ama sohbet etmekten hoslandıgınız anlamındadır.

3- C'ye ulasmak icin arkadasınıza fiziksel olarak yakın olma isteginizi tahmin edin. Besin anlamı sizin fiziksel temasa ihtiyac duydugunuz bir dönemde oldugunuzdur

4- arkadasınızın sizin dostlugunuzu isteyip istemedigini ne kadar umursadıgınızı hesaplayın.Bir umursamadıgınız anlamındadır. bu" D" dir.

5- arkadaslıgınız biterse ne kadar üzüleceginizi tahmin edin.Bes, hoslandıgınız ama sizi evinizde ziyaret edecek kadar olmayan biriyle sürdürülen arkadaslıgın sonunu gösterir.sonuc "E" dir.

6- " F "(arkadas) yi bulmak icin A B C D E puanlarını denklemde yerine yerlestirin.

7- simdi bir " L " (ask) toplamına ulasmak icin aynı islemleri sevgilinize de tekrarlayın

eger F, L den daha büyükse asık DEGİLSİNİZ !

Bu Bryne'in ask formülü 1999 daki the sunday times 'dan alınmıstır

ÜÇ HiS

Beni artık görmüyorsun duymuyorsun bunu biliyorum.
okumuyorsun bunu da biliyorum ama yüregimdekiler sana ulasıyor bunu biliyorum.
(umulan)

kimbilir belki bir an gelir gökyüzündeki yıldızlar kırpısarak üzerime dökülür.
yıldız yagar üzerime bir aysız gecede...
toplayıp o yıldızları avucumda biriktirip avuc dolusu sana sunarım kabul eder misin bilmem. (hayal)

son görüstügümüzde yüzüme bile bakmayan birisi olarak sen, dogum gününü kutlasam kabul eder misin ? ben cevaplayayım bunu cünkü artık yoksun sen. etmezsin biliyorum.
simdi bu yıldız dilegimi sessizligin taa kalbine koyuyorum cünkü sukunet onu sonsuza dek saklar biliyorum ve sana, sonsuza geldigimizde ulasır bu dilek..
(gercek)

YAŞLI VE AŞK

su an ki yasinizda hic dusundunuz mu 10-20 yil sonra nasil olacak diye,60 yasimda nasil olacagim diye dusundugunuz oldu mu hic ?

dans eden bir buyukanne mi olacaksiniz yoksa vals yapan bir buyukbaba mi ? bir dusunun bakalim yoksa bir koseye cekilmis gozluklerin uzerinden bakan bir babaanne mi yoksa bastonunu arayan bir dede mi olacaksiniz ?

yasliliktan korkariz bir cogumuz belki de o zamanlar isteklerimizin sayisi bir elin parmaklarini gecmez ama yaslilikta guzeldir elbette tipki sarkidaki gibi " her yasin ayri bir guzelligi var "

ama sanirim asik olmak gerek bu en iyisi...

bakin bende bu sozu okuyunca bu kaniya vardim : YASLILIK SIZI ASKA KARSI KORUMAZ AMA ASK, BIR OLCUYE KADAR SIZI YASLANMAKTAN KORUR...

VAROLMAYAN ŞÖVALYE

Sana askın sarkı söylemedigi bir ülkeden yazıyorum.
ne yapabilirim ki sessizlik icinde aglamaktan baska ! hangi gercegi yanıma cagırabilirim kendimi avutmak icin ? su an elimde sadece sacma bir sekilde mutsuz olma olanagı var...

Sokrates "kendini tanı",Monique Charles ise "kadınlar aracılıgıyla kendini tanımak iste zevk iste yasamak denen sey" demis kendini Regine Olsen yerine koyup Kierkegaard'dan alıntılar yaparak.

Tam kendimi tanıyacakken kayboldun aniden mavi ufukların arasından.Simdi tanınmaz bir haldeyim !

Farkında mısın beni yazar veyahut filozof yapacaksın bu gidisle ! M.Charles bir noktaya dikkat cekmis"filozofların seyrek evlendiklerine" Kierkegaard ise eger bunu yaparlarsa yani evlenirlerse bunun ancak dalgınlıkla oldugunu söylemis Hegel'i örnek göstererek.

keske dalgın bir anıma denk gelebilsen ve iste tam o an cıksan karsıma; baslangıcı bir bakıs, bitimi sonsuzluk olan o muhtesem altın zincirin (evlilik) ilk halkasını olustursak seninle...

Nasıl sıkılıyorum bir bilsen.Hz.Adem'de sıkılımıstı Havva yaratıldı birlikte sıkıldılar ! sonra Habil ve Kabil de katıldı onlara,ailecek sıkıldılar ! sonrada bütün dünya sıkıldı !iste taa oradan gelip bana da sirayet etti bu sıkıntı...

dünya sıkılmıs umrumda degil ondan kücük degil ki sensizligin verdigi sıkıntı...

son üc sigaram simdi ve mum ısıgında kelimelerim
yalnızlıgım sıkıntılarım ve hayallerim
saat sabahın dördü ve ben ayaktayım hala
yürek acık göz acık ve senden beklentilerim

iki sarp kaya varmıs arasında ucurum olan, eskilerde anlatılan. erkekler buna yaklastıkları zaman gerekli hızı incelerlermis ve etrafında akıllı uslu bir sekilde dolanırlarmıs. genc kızlar ise aradaki mesafeyi ve o derin korkuyu umursamadan diger kayaya atlarmıs. ve derler ki o an icin gercektenden ask ucurumları asmak icin genc kızları kanatlandırırmıs...

halbuki sen tepenin karsı ucunda öylece duruyorsun ! Ne cok isterdim bana dogru kanatlanarak gelmeni, bense gelemiyorum kırık kanatlarımla sana dogru !yoksa seni cekmiyor muyum mutluluga yada bagımlılıgın doruklarına dogru ?

simdi seni sevdigin müzikle birlestiriyorum
tatlı bir nagme geliyor kulagıma KORSAKOV'dan
bir masal anlattım sana karsımda duruyorken öylece
ama sen kandırıp gittin ne farkın kaldı ki SEHRİYAR'dan

felsefe mi yapıyorum su an ? belki de uyandırıldıgımı biliyorum o yüzden yazıyorum tüm bunları senli düsüncelerin büyüsüne kapılmısken...

belki de yapmıyorum felsefe kimbilir bunu benden baska ? ama bildigim tek sey simdilerde bir sövalye edasıyla ortalıkta dolasıyorum; düslerde yasayan ve asla varolmayan bir sövalye...

kendimi hüznün oglu olarak görüyorum ve yalnızlıga sımsıkı sarılıyorum. az sonra ezan okunacak ve ardından günes dogacak ve ben gelen gün ile birlikte kendi halime dönecegim, insanların beni tanıdıgı surete bürünerek güne baslayacagım. ama geceleri seni bekledigimi o an ki halimi kimse bilmeyecek...

Ey sevgili karsı tepeden beni duyuyor musun ? gecenin koyu karanlıklarına ve himayesine bırakma beni...

cünkü korkuyorum artık ! bir kez daha kanatlarını acmayı dene ve askı kendisine yoldas edinmis varolmayan sövalyenin sevgisiyle kucaklasmayı dene bir kez daha ! sövalyenin seven,yanan ama erimeyen askına cevap ver...

sana gümüs renkli bulutlardan tac giydiremiyor ve yolunu gül'den ısıklarla doldurup yaldızlayamıyorum

gecenin karanlıgında dolasan bu sese kulak veriyor musun, gündüzün aydınlıgında dolasan güzel ?

ölümsüz ermis CİBRAN ; "asksız hayat ciceksiz ve meyvesiz bir agac gibidir" der. gecenin hayalleri ve senin sırların karsısında bir agac gibiyim su an. Mart geldi,baharda pesi sıra hazır bekliyor gelmek üzere ve ben bir mevve bir cicek arzusuyla bekliyorum dimdik ayakta ! Agaclar gibi ayakta öldürme beni...

saat bes oldu üstelik sigaram da bitti yalnız kaldım senin anlayacagın...

ama sen beni ask dolu bir adam haline getirdin ve ben bu adamı sevdim...

sahi sende bu adamı sevebildin mi ?


Şubat 2004 istanbul

13 Haziran 2011 Pazartesi

LA iSLA BONiTA




Son bir kac gündür deli gibi sarkının bu versiyonunu izliyor ve dinliyorum. Adını koyamıyorum eskiye yani 80'lere özlem mi, sarkıya özlem mi yoksa yaşlanıyor muyum bilmiyorum.

Seçim sonu muhabbetine girmisken ülkemiz, ben 80'lerin ve özellikle de ilk ezberledigim şarkı olan bir Madonna basyapıtı'nın peşinde geziyorum.

12 Haziran 2011 Pazar

iZMiR ÜÇLEMESi - DÖNÜS

Otobüsün camına yasladıgında basını,ucsuz bucaksız tarlaları seyrediyordu gözleri. Baharı müjdeleyen yesilin topraktan fıskırmasını da.

Ve düsünmeye devam ediyordu. Kadınlar ne istiyordu ? Ne istediklerini binlerce yıldır kimsenin bulamadıgı gibi o da bilmiyordu. Ama tek bildigi onda olmayan bir seyi istiyordu kadınlar.

Kadınım söyle sen mutlu oldun mu o deli adamı unuttun mu ? Sevdin mi ah sevistin mi söyle onları da öptün mü ?

Giderken bir an önce bitsin dedigi yol simdi bitsin istemiyordu. Ve gelirken yanında götürdügü hersey orada bırakılmıs hayalleri yasaklanmıstı.

iZMiR ÜÇLEMESi - HÜZÜN

Eksozdan cıkan dumanlardan araba artık gözükmüyordu. Adam kalmıstı öylece tek basına. Yolun kenarındaki barlara baktı bir an. Kulakları sagır edecek derecede bir müzik esliginde herkes ne kadarda mutluydu.

Yoksa bir O'mu mutsuzdu ?

Ay kocaman at kara torbamda zeytin kara. Bilirim de yolları varamam Cordoba'ya.

Eve geldiginde düsündü bir an yaptıgı dogru muydu yanlıs mıydı Hayatının kadını eksoz dumanları ardında bogulup gitmisti. Bir an onu yendigini düsündü.

Sonrası hüzündü.

Geride kalan avuclarda kalan hicbirseydi.

Dumanla birlikte rüzgar herseyi alıp götürmüstü.

iZMiR ÜÇLEMESi - iZMiR

Sonra adam geriye döndü ve son bir kez baktı hızla uzaklasan arabanın ardından. Giden neydi acaba gelecegi mi sevdigi mi herseyi mi ? Bunu kimse bilemeyecek..

Nasıl davranmıstı kadın o an ? Umursamaz bir tavır ve bir eda vardı yüzünde. Karsısındakine nasıl bir bakmayıstı öyle.

Otomobilleri seyrediyordu Alsancaga dogru giden.

Yüreginden birseyler akıp gidiyordu belkide gözlerinin degdigi asfaltta.

YüZ HIRSIZI

Yüzüne alısmaya calısıyorum- diyordu kadın karsısındaki erkege hafifce gülümseyerek...

Bir ilkbahar baslangıcı Belek'te ortalık sakindi ve yeni yeni hareketleniyordu. Genc adam yüzünü ezberine alan kadın ile birlikteydi.. Kadının agzından dökülen kelimeleri hayranlıkla izlerken kahvesini yudumluyordu.

Ve daha sonra kadına:

- Ruhum ile bedenim birlesti... artık bir ısık huzmesi gibi gözüken ben sisler ardındaki duman olan ben... karsındayım iste...doya doya bak yüzüme - dedi..

Ne zaman geldin ruhum görmedim seni. Ucaktan atlarken unuttum galiba özledim.

Genc adam bunları söyledikten sonra gökyüzünde iki siluet belirdi bir ısık bulutu halinde adam ile kadının yanına indi...Ve kadının saskın bakısları arasında gökten inen iki melek adamın kollarına girip onu yukarı dogru cekip götürdü...

Kadın olanlar karsısında ne oldugunu anlamaya calısıyorken, gökyüzünden kahve damlaları düsüyordu masanın üzerine..

Ve dökülen damlalar;

-Gördügün yüz benim degildi ama konustugun bendim. Ben bir yüz hırsızıyım - diyordu...